15 Mart 2010

KABALA VE HAYAT AĞACI


Sefirot Ağacı Hasidizmin başlangıçta canı ve ruhu olan gizli felsefenin paha biçilmez özeti olarak görülebilir. Kabala İsrail’in eşsiz bir mirasıdır, fakat her yıl onun gerçek ilkelerini anlayanların sayısı giderek azalmaktadır. Kendi halkının öğretilerinin derinliğini kavrayamamış olan bugünün Musevilerinin kafası genellikle en tehlikeli türden bir cehalet ve modernizemle doludur ve Kabalayı ya bir veba mikrobu gibi kaçınılması gereken bir şey ya da orta çağların kara büyüsünden günümüze kalmış bir batıl inanç gibi görme eğilimindedirler. Oysa Kabalanın sunduğu anahtarlar olmadan, Eski ve Yeni Ahit’in sırları Museviler veya Musevi olmayanlarca çözülmeden kalacaktır.
Sefirot Ağacı üç dikey sütun üzerinde düzenlenmiş 10 ışık küresi ve bunları birbirine bağlayan 22 yoldan oluşur. Bu on küreye Sefirot denir ve 1’den 10’a kadar olan sayılar bunlara atfedilmiştir. Üç sütundan sağ sütuna Merhamet, sol sütuna Şiddet ve sağ sütuna uzlaştırıcı güç olarak ılımlılık sütunu denir. Sütunların ayrıca Bilgeliği, Kuvveti ve Güzelliği temsil ettikleri söylenebilir. Bunlar evrenin üçlü temelini oluşturur; çünkü her şeyin kökeninin üç olduğu yazılmıştır. 22 yol, İbrani alfabenin harfleridirler ve tarot destesinin Büyük Sır kartları bunlara tayin edilmiştir.
Eliphas Levi, tarot kartlarını kesin bir düzene sokarak insanın Tanrı’sı, evreni ve kendisiyle ilgili her şeyi keşfedebileceğini ileri sürer. Sefirot’u oluşturan on sayı, yollara karşılık gelen 22 harfle birleştirilince sonuç 32’dir; bu sayı Kabalacı Bilgelik Yolları’nı temsil eder. Bazen Büyük Yüz’ün ağzındaki 32 diş veya İlahî Beyin’den çıkan 32 sinir diye de gösterilebilen bu Yollar, masonluktaki adayı Soylu Sırrın Prensi mertebesine yükselten 32 dereceye tekabül eder. Kabalacılar ayrıca orijinal İbranice Kutsal Kitap’ın ilk bölümü Tekvin’de Tanrı isminin 32 kere geçmesini çok önemli bulurlar. (Kutsal Kitabın İngilizce çevirisinde isim 33 defa görünür.) Hahamlara göre, insan bedeninin mistik analizinde 32 omur, yukarı, Bilgelik Tapınağına, Kafatasına çıkar.
Önceki bölümde bahsedilen dört Kabalacı Ağaç, daha sonraki Musevi uzmanlar tarafından hepsini kapsayan bir ağaçta birleştirilmiştir ve bu ağaca yalnızca Sefirotsal ağaç değil, aynı zamanda Arketipsel, yani Semavi İnsan ağacı derler. Aynı otoritelere göre Tekvin bölümünün başında dünyevi insanın değil, işte bu semavi insanın yaradılışı anlatılır. Evren bu İlahî insanın maddelerinden yaratılmıştır; onun içinde kalır ve çözülüp yok olmasından sonra da orada kalacaktır. Uluhiyet hiçbir zaman Sefirot’un içinde kapsanmış olarak düşünülmez, çünkü bunlar Yaratıcı Öz’ün sınırlarını belirlemek için kullanılan tümüyle varsayımsal araçlardırlar. Adolph Franck, Sefirot’u daha ziyade esas doğası aynı kalsa da, kabının rengini alan, saf ışıkla dolu şeffaf cam taslara benzetir.
Prototipi Âdem’in bedenini oluşturan on Sefirot ile, bunlarla ilişkili sayılar ve karşılık geldikleri evrenin kısımları aşağıdaki gibidir:
Sefirot’un ve Sefirot’a atfedilen niteliklerin, tıpkı Pisagorcuların tetraktisleri gibi kozmik sistemin parçalı bir bütün olarak birer sembolü olduklarını sürekli vurgulamak gerekir. Bu sembollerin anlamları yazıyla veya sözle açığa çıkarılamazlar; bu anlamlara ancak etüt ve tefekkür yoluyla ulaşılabilir. Sefer Ha Zohar’da her insanın gördüğü bir kıyafet –yazılı öğreti– olduğu söylenmiştir. İdrak sahibi olanlar kıyafete değil, onun altındaki bedene –entelektüel ve felsefi sisteme bakar. Semavi Kral’ın hizmetkârları olan en bilgeler ise ruh –spiritüel öğreti– dışında hiçbir şeye bakmazlar. Bu öğreti ebedidir ve yasanın sürekli yeşil kalan köküdür. Bu büyük hakikatle ilgili olarak Eliphas Levi, gizli Bilgelik Evi’ne Tyanalı Apollonius’un ağır harmanisini giymeyen ve elinde Hermes’in lambasını taşımayan hiç kimsenin giremeyeceğini yazar. Harmani, arayış içinde olan kişiyi bir güç pelerini gibi sarmalaması gereken kendine hâkim olma, kendine güvenme niteliklerini temsil ederken, bilgenin her zaman yanık olan lambası, asırların gizeminin onsuz çözülemeyeceği aydınlanmış aklı ve kusursuz bir dengeye sahip zekâyı gösterir.
Sefirot Ağacı bazen bir insan bedeni olarak tasvir edilir, bu şekilde ilk veya Semavi İnsanın –Adam Kadmon’un Evren İdeası’nın– gerçek kimliğini daha net bir biçimde gösterir. O halde on İlahî küre (Sefirot), aşağıdaki düzenlemeye göre, Protogonos’un on kutsal organ ve azasına tekabül eder. Keter, Prototipik Baş’ın taç kısmıdır ve muhtemelen kozalaksı beze tekabül eder; Hokmah ile Binah sırasıyla Büyük Beyin’in sağ ve sol yarım küreleridir. Hesed ile Geburah (Peşat) sırasıyla Yüce İnsan’ın etkin yaratıcı azalarını gösteren sağ ve sol kollardır. Tifaret kalptir, veya kimilerine göre bütün iç organlardır; Netzah ile Hod sağ ve sol bacaklar, yani dünyanın destekleridir. Yesod üreme istemi veya suretin temelidir; Malkut veya Melakut ise iki ayağı veya varlığın tabanını gösterir. Kimi yerlerde Yesod eril, Melakut ise dişi üreme gücü olarak görülmüştür. Bu Yüce İnsan bu şekilde, Nebuchadnezzar’ın düşünde gördüğü başı altından, kolları ve göğsü gümüşten, gövdesi tunçtan ve bacakları demirden ve ayakları kilden devdir. Orta çağ Kabalacıları On Emir’i ve Rabbin Duası’nın on dizesini sırasıyla Sefirot’a tekabül ettirmişlerdir.
Keter’in, Sefer Ha Zohar’da, her birinin üç yüzü olan üç baş diye tarif edilen ve kendilerini Yaratıcı Erkler olarak tesis eden tecellileri hakkında H. P. Blavatsky şunları yazar: “Bu [Keter] ilk Sefirot’tur, içinde diğer dokuz Sefirot’u תוריפּס] ], yani aklı içerir. Toplamda ve bütünde bunlar arketipsel insan Adam Kadmon’u temsil ederler. Yunanlıların Didumos’u olan Adam Kadmon bütün insanlığın prototipi olduğu için bireysel ve bir olmasına rağmen ikili, yani çift cinsiyetlidir. Böylece elimizde her biri bir ‘başın’ içinde üç ‘teslis’ vardır. İlk başta veya yüzde (üç yüzlü Hindu Trimurti), Sefira Keter’i, ilk androjeni buluruz. Bir üçgenin üst köşesinde bulunan Keter’den eril, aktif bir potansiyellik olan ve bazen Yah, הי denilen Hokmah, yani Hikmet ile kimi zaman Yehovah ( הוהי ) adıyla temsil edilen dişil ve pasif potansiyellik Binah, İdrak, çıkar. Bunlar ilk Sefirot teslisidir. Bu üçlüden, ayrıca El denilen bir etkin eril potansiyellik olan Hesed ( ,(דסה yani merhamet; Hesed’den ise bazen Eloha denilen bir dişil edilgen potansiyellik olan Geburah ( הרובג ), yani Adalet çıkar. Bu son iki Sefirot’un birleşmesinden Tifaret ( תראפּט ), güzellik, Elohim kutsal ismiyle bilinen Spiritüel Güneş çıkar.
Daha sonraki Kabalacılar Sefirot ağacını ayrıca beş kısma ayırırlar, buna göre küreler aşağıdaki sıraya göre sınıflandırılır.
(1) Makroprosophus, yani Büyük Yüz, Keter’in adıdır, o ilk ve en yüksek Sefirot’tur ve ondan sûdur eden dokuz Sefirot’u kapsar.
(2) Abba, Yüce Baba, genel olarak Hokmah –Evrensel Bilgelik– için kullanılan bir terimdir. Hokmah Keter’in ilk tecellisidir ve İbn Gebirol’a göre Hokmah Oğul’u, Keter ile Binah’ın birleşmesinden doğan Logos’u, yani Kelamı temsil eder.
(3) Aima, Yüce Ana, genel olarak üçüncü Sefira Binah’a verilen isimdir. Binah Kutsal Ruh’tur, bütün kuşakların vücudu ondan çıkar. Yaratıcı Teslis’in üçüncü üyesi olarak Demiurgus Yehova’ya karşılık gelir.
(4) Mikroprosophus, veya Küçük Yüz, altı Sefirot’tan oluşur: Hesed, Geburah, Tifaret, Netzah, Hod ve Yesod. Mikroprosophus’a yaygın olarak Küçük Âdem veya Zauir Anpin denir; öte yandan Makroprosophus, Büyük Âdem, Arikh Anpin’dir. Küçük Yüz altı köşeli yıldız, Zion’un iç içe iki üçgeni veya küpün altı yüzü ile sembolize edilir. Kuzey, doğu, güney, batı, yukarı ve aşağı yönleri ve yine yaratımın altı gününü temsil eder. MacGregor Mathers, Mikroprosopus’un kısımlarını sayarken Binah’ı, Küçük Âdem’in ilk ve en üst kısmı olarak dahil eder, böylece onun yapısını yedili [septenary] hale getirir. Eğer Mikroprosopus yedi sayıdan oluşuyorsa, küreleri (Sefirot) altı Yaradılış gününe denk gelir, onuncu küre Melakut ise Şabat, dinlenme günüdür.
(5) Mikroprosopus’un gelini Melakut’tur. Sefirot’un somut örneği olan Melakut küresinin dörtlü yapısı dört elementin karışımından oluşur. Bu, Mikroprosophus’un yanından alınmış ve bütün Kabala Ağacı’nın potansiyellerini tek bir kürede birleştiren İlahî Havva’dır ve ona insan denebilir. böylece ikinci teslis, yüz veya baş oluşmuş olur. Bunlardan ise eril potansiyellik Netzah ( הצנ ), Katılık, Yehovah Sabaoth çıkar. Netzah’tan ise dişil edilgen bir potansiyellik olan Hod ( דוה ), İhtişam, Elohim Sabaoth çıkar; Bu ikisi bir arada Yesod’u ( דוסי ), Temel’i oluştururlar, Bu kürede yaşayan büyük varlık El Hay’dır; böylece üçüncü teslise veya ‘başa’ ulaşmış oluruz. Onuncu Sefirot bir tür düaddır ve şekillerde en alttaki küre olarak temsil edilir. Bunun adı Melakut ( ,(תוכלמ yani Krallıktır; tanrı ismine Şekinah ( הניכש ), bazen de Adonai denir; melekler ordusu Kerublardır. Birinci ‘başa’ entelektüel âlem; ikinci başa duyusal dünya veya Algı dünyası, üçüncüsüne ise maddi veya Fiziksel âlem denir.” (Bkz. Isis Unveiled.)
Sefirot gizemlerine göre, Yaradılış sırası, yani dört âlemden zikzaklar çizerek geçen İlahî Şimşek Çakışı şu şekilde tarif edilebilir: Hiç ve Her şey, Sonsuz ve Gayricüzi Potansiyellikten Makroprosophus, Uzun Yüz gelir. Onun için şöyle yazılmıştır: “O’nun kafatasının içinde on üç bin âlem bulunur, bunlar O’ndan gelir ve O’nunla ayakta durur.” (Bkz. The Greater Holy Assembly). AYN SOF’un yönlenmiş iradesi olan Makroprosophus Sefirot’un tacı olan Keter’e karşılık gelir. Keter kendinden dokuz alt küreyi çıkarır ve hepsinin ilk nedenidir. Evrenin yasalarını kombinasyonları sayesinde tesis eden İbranicenin 22 harfi, Makroprosophus’un saltanat asasını temsil eder. Atziluth Âlemi’ndeki alevden tahtında bu asayı elinde tutar.
Bu ezeli ve edebi androjen Keter’den Yüce Baba Hokmah ile Yüce Ana Binah gelir. Bu ikisine genellikle Abba ve Aima denir; cinsiyetlerin prototipleri ilk eril ve ilk dişil. Bunlar kutsal isim Yehova’nın ( הוהי , IHVH) ilk iki harfine karşılık gelirler. Baba י, yani I, Ana ise ה, yani H’dir. Abba ile Aima evrenin yaratıcı faaliyetlerini sembolize eder ve Briah’ın yaratıcı âleminde tesis edilmiştir. Sefer Ha Zohar’da şöyle yazar: “Böylece her şey eril ve dişil dengesinde yaratılmıştır; öyle olmasıydı, nasıl var olabilirlerdi? Bu başlangıç her şeyin Babasıdır; bütün Babaların Babası; ve her ikisi birbirine bağlıdır; bir yol ötekine doğru ışıldar; Hokmah, Hikmet, Baba iken Binah, İdrak Ana’dır.”
İlk triadın kısımlarının ilişkilerine dair görüş ayrılıkları söz konusudur. İbn Gebirol’ün de dahil olduğu kimi Kabalacılar, Keter’i Baba, Binah’ı Ana ve Hokmah’ı Oğul olarak görürler. Bu ikinci düzenlemede Oğul’un bir özelliği olan Hikmet aşağı kürelerin yaratıcısı haline gelir. Binah’ın sembolü, Evrensel Ana’nın anne içgüdüsüne uygun bir amblem olarak bir kumrudur.
Yaratıcı triadın Hıristiyan Teslis’ine benzemesi dolayısıyla, daha sonraki Kabalacılar üç Sefirot’u yeniden düzenlemiş ve onlara varsayımsal bir on birinci Sefira, Daat denilen bir gizemli nokta eklemişlerdir. Bu yeni Sefira, Hokmah ile Binah’ı birleştiren çizginin Keter ile Tifaret’i birleştiren çizgiyle kesiştiği yere konmuştur. Erken dönem Kabalacılar Daat’tan bahsetmemiş olsa da, bu küre Sefirot Ağacı’na böylesi bir hareketin öneminin tam anlamıyla idrakiyle eklenmiştir. Hokmah, Keter’in etkin, akli enerjisini ve Binah Keter’in alıcı, kabul edici kapasitesini temsil ediyorsa, o zaman Daat Hokmah tarafından yaratılmış olup Binah’a akan düşünceyi temsil eder. Daat küresinin varsayılması Yaratıcı Teslis sorununu çözer. Çünkü burada Hokmah Baba, Binah Ana veya Kutsal Ruh, Daat ise âlemleri kuran Kelam olur. İsaac Myer Daat’ı önemsemez ve onun Yaratıcı Teslis’in gerçek babasının Hokmah değil, Keter olduğu gerçeğini gizlediğini ileri sürer. Bu varsayımsal Sefira’nın sembolizmine dair tatmin edici bir açıklama yapmaya da girişmez.

İlk kavramsallaştırmalara göre, İlahî Baba ile İlahî Ana’nın birleşmesinden, Yetzira Oluşum Âlemi’nde ortaya çıkan ve ו harfine, yani Yüce İsim’deki V harfine karşılık gelen Mikroprosophus –Küçük Yüz veya Kısa Yüz– meydana gelir. Mikroprosophus’un altı erki, Küçük Âdem’in Anası Binah’tan çıkar ve Binah’ta kapsanır. Bunlar kutsal gezegenlerin küreleridirler ve isimleri Elohim’dir ve bunlar derinlerin yüzeyinde dolaşırlar. Onuncu Sefira Melakut, Krallık, Küçük Âdem’in gelini diye tarif edilir. O eşiyle sırt sırta yaratılmıştır ve Kutsal İsim’in son harfi ,ה H ona tayin edilir. Melakut dördüncü âlemde, yani Assiah Âlemi’ndedir. Göksel kürenin elementlerine yansımış olan bütün üstün güçlerin bileşiminden oluşmuştur. Böylece görülecektir ki Kabalacı Ağaç dört âlemi boydan boya kat eder; dalları maddede, kökleri ise Kadimlerin Kadiminde, Makroprosophus’tadır.
Üç dikey sütun, Sefirot Ağacı’nın gösterdiği evrensel sistemin destekleridir. Orta Sütun’un temeli, Ebedi Olan’da, Keter’dedir. Bu sütun varsayımsal Sefira Daat’tan, Tifaret ve Yesod’dan geçerek kürelerin sonuncusu olan Melekut’un sağlam temeline dayanır. Orta Sütun’un önemi onun dengeyi göstermesidir. Ulûhiyet’in her zaman kendi kendinden bir kutupluluk aracılığıyla tezahür edip, aynı zamanda düalite yanılsamasından azade olmasını gösterir. Bu sütun üzerindeki dört Sefirot’un sayıları toplanırsa (1 +6 +9 +10), toplam 26, Yehova’nın sayısıdır. (Bkz. Pisagorcu Matematik Bölümü.)
Jaşin denilen sağdaki sütunun temeli Hokmah’ta, Tanrı’nın Taşan Bilgeliğindedir; bu küreden taşan üç kürenin hepsi de eril kuvvetlerdir. Soldaki sütuna Boaz denir. Bu sütun üzerindeki üç küre de alıcı, kabul edici kuvvetlerdir ve bu sütun edilgen, anacıl bir kuvvet olan Kavrayış’a dayanır. Dikkat edilirse Hikmet (Bilgelik) ışıyan, dışa taşan bir şey, Kavrayış, (İdrak) ise alıcı, Bilgeliğin akışıyla dolan bir şey olarak resmedilmiştir. Üç sütun sonunda, üst âlemlere ait bütün kuvvetlerin tezahür ettiği Melekut’ta birleşirler.
Orta Sütun üzerindeki dört küre yaratıcı kudretin farklı âlemlerdeki işlevlerini gösterirler. İlk âlemde yaratıcı erk İrade, Tek İlahî Sebep’tir; ikinci âlemde varsayımsal Daat – İlahî Düşünceden çıkan Kelam’dır; üçüncü âlemde Tifaret, Güneş, Tanrı ile doğanın odak noktasıdır; dördüncü âlemde üreme sisteminin etkin ve edilgen kutupları olarak ikili bir yapıya sahiptir; burada Melekut dişi, Yesod erildir.
Kircher’in Sefirot Ağacı’nda, dikkat edilirse, Ahit Sandığı’nın süsleri, şeklin çeşitli kısımlarına yerleştirilmiştir. Bu durum Tanrı’nın Kutsal Evi ile evren arasındaki doğrudan ilişkiyi gösterir. Eylemiyle dünyayı yaratan Uluhiyet ile Ulûhiyet’in evi veya aracı olması gereken dünya arasındaki her zaman gözetilmesi gereken bir ilişkidir bu. Modern bilimsel dünya bu felsefi çıkarımların gerçek derinliğini bir kavrayabilse, Kabalanın yapısını oluşturan insanların, semavi plana dair her açıdan modern alimlerinkiyle karşılaştırılabilir bir bilgiye sahip olduğunu fark edeceklerdir.
İbranicede הוהי şeklinde yazılan Tanrı’nın dört harfli ismi Tetragrammaton Yehova diye okunur. İlk harf י, Yod, Tohum, Hayat, Alev, Sebep, Bir anlamlarına gelir ve Musevi fallik semboller arasında çok temel bir öneme sahiptir. Sayısal değeri 10’dur ve 1’in 10’u içerdiği düşünülür. Kabalada bir Yod’un gerçekte üç Yod olduğu ileri sürülür: birincisi başlangıç, ikincisi orta, üçüncüsü son’dur. Onun tahtı Hokmah Sefira’sıdır (İbn Gebirol’a göre Keter); bu Sefira’dan Binah’ı dölleyen ilk ה, He çıkar. Bu birlikteliğin sonucu Tifaret’tir ve harfi ,ו Vav’dır, Tifaret’in sayısı 6 Küçük Âdem’in altı üyesini sembolize eder. Nihai ,ה He, Melekut’tur; ilk He olan Yüce Ana’nın tesirlerinden kısmen pay alan Aşağı Ana’dır. Tetragrammaton’un dört harfini dikey bir halde üst üste yerleştirirsek insan vücudunu andıran bir şekle ulaşırız; bu şekilde Yod başı, ilk He kolları ve omuzları, Vav gövdeyi ve son He de kalçaları ve bacakları oluşturur. İbrani harfler yerine İngilizce karşılıklarını koyarsak biçim değişmez. Ayrıca Yehova isminin ortasına ש, Şin harfini koyarsak, İbranice Joşhua, yani İsa ismine ulaşırız: הושהי
Eliphas Levi’ye göre Kabalacı gizem okullarında Yehova ismi kimi zaman 24 noktanın –tahtın 24 erkinin– birleştirilmesiyle yazılır ve ayrıca Yehova işaretinin terse veya baş aşağı çevrilmesiyle Şer Erk’in isminin oluşturulduğuna inanılır. (Bkz. Trancendental Magic.) Bu Yüce Kelime için Albert Pike şunları yazar: “Bir Mason’un Gerçek Kelimesi Tanrı’nın Musa’ya bildirdiği Uluhiyetin Söylenemez İsminin derin anlamında gizlidir. Bu ismin anlamı asırlar süren onu gizleme çabalarıyla uzun zaman önce kaybedilmiştir. Bu ismin gerçek telaffuzu hakikatte bir gizdir, ancak anlamında daha büyük bir sır saklıdır. Bu anlamda Tanrı’nın doğasına dair bizim tarafımızdan bilinebilecek bütün hakikat kapsanır.”

Kaynak

blog posts 4

Sansür sonrası Ekşi Sözlük’ün trafiği BTK’nın kapatma kararından Ekşi Sözlük nasıl etkilendi? Twitter benzeri uygulama Bluesky App Store’da ...