08 Temmuz 2010

KIZDIĞIN SENSİN BAŞKASI DEĞİL


Bulunduğum bir ortamda ,astrolojiyi burçlardan ibaret sanan bir hanımefendi, İkizler Burcu hakkındaki düşüncelerini anlatmaya başladı ,aslında  kimse ona  bir şey sormamıştı.
ikiyüzlü ne yaptığını bilmeyen kararsız dedikoducular diye bahsediyordu sevmiyordu İkizler burcunu.
İnadına da her yerde karşısına çıkıyormuş bu burcun insanı.
Anlattı da anlattı,tek laf etmeden dinledim.Sonra bir ara aklına geldi sahi sizin burcunuz neydi diye sordu.
- İşte yine çıktı karşınıza bir İkizler :))
-Ama siz hiç benzemiyorsunuz ki İkizlere??..
-Evet güneşim ikizlerde ama 12. evde olduğundan pek göstermez kendini, yükselen ve ay burcum daha belirgindir bende diye anlatmaya başladım
-Ay burcu mu ilk kez duydum, ben bilmiyorum ki ay burcumu
-Ay burcumuz bizim bilinçaltımız, duygularımız, geçmişten bu güne taşıdığımız içgüdüsel davranışlarımızdır duygularımızı dışa yansıtma şeklimizdir.Annemiz ve onunla olan ilişkimizdir diye anlatırken
-Bakarmısın benim ay burcum nedir  çok merak ettim diye sordu, doğum bilgilerini aldım ve baktım..
-Bak yine kurtulamadın İkizlerden meğer kendinden nefret ediyormuşsun sen, kendine kızıyor kendinle hesaplaşıyormuşsun Ay Burcun İkizler dedim:)))
---------------------------------------------------
Nefret ederken, ettiğin nefretin nedenini sorgula neden diye
Baktığında aynaya,
Sevmediğin ve nefret ettiğin suretle  yüzleştiğinde  korkma sakın bu kimdir diye...
---------------------------------------------------
Sevgiler
Arzu Cengiz

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Jung der ki "Kendimizde yüzleşemediklerimiz kader olarak karşımıza çıkar" Bu onun "gölge" arketipi tanımıdır aslında.Yine ona göre gelişim çizgimizde "ki bu bireyselleşme sürecimizdir" ilk aşama "Gölge"..Senin de çok güzel belirttiğin gibi gölgemiz kızdıklarımızdır. Kendimizde olduğunu reddettiğimiz yanlarımız..
Tasavvuftaki "Ayna " sembolü de aynı şeyi işaret ediyor sanıyorum.
Ne güzel yakalamışsın canım..Rezzan Terzi

Arzu Cengiz dedi ki...

Tasavvufi açııdan bakarsak Mevlânâ, Mesnevi’de bir ayna temsiliyle örnek verir.
Birisinin, Hz. Yusuf’u ziyarete giderken ona, hediye olarak ayna götürdüğü ve “Senin güzelliğine layık bir şey bulamadım; aynaya bakıp kendi güzelliğini gördükçe beni de hatırlarsın” dediği anlatıldıktan sonra Mevlânâ şunları söylüyor:

“Varlığın aynası nedir? Yokluk. Varlık yoklukta görülebilir; zenginler yoksula cömertlikte bulunabilirler. Bir yerde yokluk, noksan var mı, orası, bütün sanatların hünerlerin aynasıdır. Elbise biçilmiş dikilmiş olursa terzinin hüneri nasıl görünür?
Marangoz ağaçları yontup birleştirmeli ki bir iş yapmış olsun. Bakırın horluğu, bayağılığı meydanda olmazsa kimya nasıl görünür? Noksanlar olgunluğun aynasıdır; o horluk üstünlüğün, ululuğun aynasıdır. Gerçekten de zıddı meydana çıkaran onun zıddı olan şeydir. Kendi noksanını gören olgunlaşmaya on atla koşar. ”

Masalsı açıdan bakınca ayna.
Kötü kraliçe hergün aynaya bakar ve sorar benden daha güzeli varmı diye,aldığı cevapla mutlu mutlu gezinirken bir gün ayna gerçeği gösterir kraliçeye, en güzel o değildir.Bildiğini duymak canını acıtır kötü kraliçenin,aynayı kırar atar ve kendisinden daha güzeli yok etmek için planlar yapar.

Tamamlayabildiğimiz her noksan bizi daha da insan kılıyor aslında değilmi Sevgili Rezzan Abla'cım..
Teşekkür ederim güzel yorumuna.Yorumunda bile öğreti var..

Yorum Gönder

blog posts 4

Sansür sonrası Ekşi Sözlük’ün trafiği BTK’nın kapatma kararından Ekşi Sözlük nasıl etkilendi? Twitter benzeri uygulama Bluesky App Store’da ...